SEVGİLİ, ÇOK DEĞERLİ YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ AİLESİ,
Mezunu ve mensubu olmaktan gurur duyduğum, ülkemizin en köklü üniversitelerinden Yıldız Teknik Üniversitesi rektörlük görevine, 14 Ağustos 2020 tarihi itibari ile başlamış bulunmaktayım. Sevgili öğrencilerimiz ve hocalarımız başta olmak üzere, üniversitemize geçmişten bugüne hizmet etmiş tüm rektörlerimizi, üniversitemize değer katan tüm mezun ve mensuplarını saygıyla ve sevgiyle selamlarım.
Yıldız Teknik Üniversitesi, kurulduğu günden bu yana araştırma ve geliştirme, eğitim ve öğretim, toplumsal katkı gibi üniversitelerin temel fayda alanlarında ülkemizin en nitelikli ve köklü kurumları arasında yer almakta. Öğrencilerimiz aldıkları akademik, mesleki eğitimlerinin yanı sıra kültür, sanat, spor gibi farklı alanlardaki sosyal etkinliklere katılımlarıyla çok yönlü biçimde kendilerini profesyonel hayata hazırlarken, üniversitemiz mezunları farklı disiplinlerde ve kariyer seviyelerinde, mesleki, yönetsel yetkinlikleri ve entelektüel altyapıları ile ayırt ediliyor, Yıldızlı kimlikleriyle bizleri gururlandırıyorlar.
Yıldızlı kimliğine sahip olmak benim için başlı başına bir gurur. Bu gururun da ötesinde, 1987 yılında lisans öğrencisi olarak adımımı attığım üniversitemde rektörlük görevi icra edecek olmam ise önceki tüm yöneticilik deneyimlerimden bağımsız olarak çok büyük manevi bir sorumluluk olduğu gibi büyük işler yapmak ve değer katmak için önemli bir motivasyon kaynağı.
Bizlerin yani tüm Yıldızlıların olan üniversitemize değer katmak, aynı vizyon doğrultusunda tek vücut olarak hareket ederek hedeflere ulaşmak, elbette sadece yönetim kadrosunda görev alan bizlerin değil, öğrencisinden, öğretim elemanlarına, idari çalışanlarına, ailenin tüm bireylerinin sorumluluğunda. Bu sorumluluğu yerine getirirken izleyeceğimiz vizyonun dünyayı yakalaması ise öncü ve lider bir kuruma dönüşme yolculuğumuzda son derece önemli.
“BİR KUŞAĞIN DİKTİĞİ AĞACIN GÖLGESİNDE GELECEK KUŞAKLAR SERİNLER” der eski bir Çin atasözü. İnsanlar “başarılı olmak ve rakiplerin arasından öne çıkmak” için ne yapılması gerektiği ile ilgili net hedefler koymak isterler. Ancak, GELECEĞİ ÖNGÖREBİLMENİN EN İYİ YOLU ASLINDA ONU OLUŞTURMAKTIR. Dünyada küresel rekabet düzeyinin her gecen gün artmasıyla birlikte rekabetin temeli de giderek bilginin üretilmesine doğru kaymıştır. İtici güç ise, bilgi temelli üretimin ve fikrin sahibi olmanın parolası konumundaki İNOVASYON’dur.
Bilgi teknolojileri tabanlı ekonomilere ulaşmanın uluslararası rekabette olduğu kadar ulusal düzeydeki rekabette de önem kazandığı günümüz “DİJİTAL ÇAĞI”nda dünya hızla değişmekte. Bu bağlamda bilgi tabanlı ekonomilere erişmede en büyük rol sahibi yeni nesil üniversite, değişime en hızlı biçimde ayak uyduran, araştırmacı, dünyadaki yeniliklere ve önceliklere hakim, girişimci, üretken, kamu-sanayi işbirliğine açık, PROAKTİF üniversite olarak tanımlanabilir.
“ARAŞTIRMA” artık laboratuvardan çıkarak sanayi-kamu ekseninde öncelikli ve kritik alanlar çerçevesinde taleplere göre yeniden şekilleniyor. Üniversitede üretilen ve rekabet gücünde önemli pay sahibi olan “BİLGİ”, teknoloji geliştirme bölgelerinde, kuluçka merkezlerinde “iş modellerine” kamu ve sanayinin ihtiyacı doğrultusunda ticarileşerek “ürüne” dönüşüyor.
Dijital teknolojiler ve dönüşüm, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de milyonlarla ifade edilen sayıda işin kaybolmasına neden olduğu gibi daha da fazla sayıda yeni iş artışı potansiyelini beraberinde getiriyor. Bu bağlamda, otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerle birlikte sürdürülebilir büyümeyi sağlamak ve ülkenin rekabet gücüne fayda sağlamak için bu hızlı dönüşüm dalgasını yakalamak üniversiteler için son derece önemli. Zira dijital teknolojilerin benimsenmesi hem uygulamada hem de Ar-Ge anlamında ekonomik büyümenin en önemli faktörü olarak kabul ediliyor.
Çağı yakalayacak yeni nesil “PROAKTİF” üniversitelerin,
• Dijital çağın ve dönüşümün getirdiği faydalardan yararlanması ve zorlukların üstesinden gelmesi,
• Teknoloji geliştirme bölgelerinin bilgiyi ticarileşebilir ürüne dönüştürebilme etkinliğini güçlü teknoloji transfer ofisi ve girişimci hızlandırma mekanizmalarıyla arttırması,
• Yeni eğitim modeli güncellemeleriyle, üniversite sanayi işbirliğinin ve dijital çağda gereksinim olan yetkinliklerle ilgili eğitimlerin müfredata eklenmesi, bunlara bağlı yeni programlar geliştirmesi,
• YTÜ’nün de bu anlamda köklü geleneklere sahip olduğundan hareketle, proje bazlı eğitim, eğitimin sektörle birlikte yapılması, iş başında yetkinliklerin kazandırılmalı (Cooperative education) (COOP modeli). Lisans ve lisansüstü eğitimde endüstri ile işbirliği modeli mutlaka yaygınlaştırılmalıdır.
• Dijital çağda sürekli yeni yetkinliklere sahip olunması gereksiniminden yola çıkarak, “öğrenmeyi öğrenme” ve yaşam boyu öğrenme becerisinin verilmesi,
• Üniversite öğrencilerinin, programlama, problem çözme ve en önemlisi yaratıcılık gibi geleceğin önemli yetkinliklerine ve niteliklerine odaklanmaları ve bu anlamda yeni eğitim modelleriyle bu yetkinlikler doğrultusunda teşvik edilerek eğitilmeleri vazgeçilmez zorunluluklardan sadece bir kısmı olarak gözüküyor.
Ülkemizin kalkınma vizyonu, On Birinci Kalkınma Planında (2019-2023) “Daha fazla değer üreten, daha adil paylaşan, daha güçlü̈ ve müreffeh Türkiye” olarak belirlenmiş ve bu vizyona bağlı hedefler, “İstikrarlı ve güçlü ekonomi; Rekabetçi üretim ve verimlilik; Nitelikli insan güçlü toplum; Yaşanabilir Şehirler Sürdürülebilir Çevre; Hukuk devleti demokratikleşme ve iyi yönetişim” olarak sıralanmaktadır. Üniversitelerin bu hedefler doğrultusunda üzerlerine düşen rol ve sorumluluğu “araştırma ve geliştirme, eğitim ve toplumsal sorumluluk faaliyetleri” ile yerine getirmesi önem arz etmektedir.
Bu bağlamda, Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeki rektörlük görevimi, ülkemizin kalkınma vizyonu ve dünyanın günümüz ve gelecekteki önceliklerini gözeterek icra etmeyi hedeflemekteyim. Daha önceki rektörlük ve rektör yardımcılığı gibi çeşitli akademik yöneticiliklerim sırasında elde ettiğim, “gerek teknoloji geliştirme bölgesi kurulması ve geliştirilmesi, gerek teknoloji transferi ve uluslararası hızlandırma mekanizmaları kurulması ve geliştirilmesi, araştırma merkezleri kurulması ve geliştirilmesi, üniversite sanayi işbirliği projeleri geliştirilmesi, patent ticarileşmeleri, eğitim modellerinin Co-op sistemleriyle geliştirilerek yürütülmesi, yeni eğitim programları geliştirilmesi ve yaşam boyu öğrenme anlamında çok çeşitli sosyal sorumluluk projeleri geliştirilmesi ve yürütülmesi” gibi konularda deneyim ve birikim, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Türkiye’de öncü ve proaktif, dünya sıralamalarında yer alan üniversiteler arasında olması hedeflenerek değerlendirilecektir.
Bu çerçevede, kalkınma planlarında belirlenen öncelikli sektörlerde, güçlü bir Ar-Ge ve yenilik yaklaşımı benimsenerek, yaşadığımız dijital çağın tetikleyicisi olan kritik teknolojiler odağında ülke ve dünya gereksinimlerine ve her alanda rekabet gücümüzü arttıracak araştırma geliştirme faaliyetleri ve eğitim programlarının gerçekleşmesi sağlanacaktır. Araştırma ve geliştirmenin, “ürün odaklı olarak” teknoloji transferi mekanizmaları sayesinde üniversite ile buluşan sanayi aracılığıyla tasarım, yatırım, üretim, pazarlama ve ihracat süreçlerinin tamamını içerecek şekilde gerçekleşmesi desteklenecek ve teşvik edilecektir. Üniversite bünyesinde, “Öncelikli sektörler” ve “kritik teknolojiler” gözetilerek kurulacak araştırma altyapılarının ve mükemmeliyet merkezlerinin bir kısmı da 6550 sayılı Kanun kapsamına hazırlanacaktır. Üniversitenin laboratuvar altyapısının “kritik teknolojilere” yönelik Ar-Ge çalışmalarının ihtiyaçlarına göre geliştirilmesi sağlanacaktır. Eğitim modelleri, günümüz gereksinimleri gözetilerek sanayi işbirliği odaklı olarak iyileştirilecek ve geliştirilecektir. Yıldız Teknik Üniversitesi, toplumun da çağa ayak uydurma anlamında gereksinim duyduğu “yaşam boyu öğrenme”, “girişimcilik” gibi alanlarda ihtiyaçlarını belirleyerek, derinliğini toplumun sürekli gelişmesi ve iyileşmesi için değerlendirecektir.
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ’Nİ ULUSAL ALANDA ÖNCÜ, ULUSLARARASI ALANDA SIRALAMALARDA YER ALAN, ÜLKE KALKINMASINA VE MİLLİ HAMLESİNE KATKI SAĞLAYARAK, DÜNYADAKİ PROBLEMLERİN ÇÖZÜMÜNDE ROL OYNAYAN YENİLİKÇİ VE PROAKTİF YENİ NESİL DİJİTAL ÇAĞA UYGUN DONANIM VE YETKİNLİKLERE SAHİP BİR ÜNİVERSİTE HALİNE DÖNÜŞTÜRMEK ESAS HEDEFİMİZ OLACAKTIR.
Bir makinenin yedek parçası gibi tedavi edilemeyen organların üç boyutlu yazıcılar ile üretilerek geliştirilmesi, bir köprü inşaatının tüm aşamalarının modelleme ve simülasyon ile uzaktan takip edilebilmesi, uzaktan eğitimle dünyadaki en iyi bilginin dört bir yana yaygınlaştırılması, sanal üniversitelerin kurulması, yani kısaca dijitalleşme, BİLGİNİN SOYUTLAŞARAK DAHA RASTLANTISAL VE GELİŞİGÜZEL elde edilebileceği anlamına geliyor. Bu bir nevi BİLGİNİN TÜRBÜLANSI. Türbülansı görmek kolay olsa da, anlamak da bir o kadar güç.
DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN GETİRDİĞİ BİLGİ TÜRBÜLANSININ ETKİLERİNİ YAKALAMAK İSE GÜNÜMÜZÜN EN BÜYÜK MEYDAN OKUMASI SAYILABİLİR.
Dijital dönüşümde var olabilmek “PROAKTİF” biçimde olacaklara hazır olmak, önceden görmek, ‘ZAMANIN RUHUNU YAKALAYARAK, GÜNÜN LİDERİ olmaktan geçiyor. Bu anlamda, günümüzde “DİJİTAL OKURYAZARLIĞI” öğrenmek, bu dönüşümün getirdiği yeni meslekleri, yeni girişimleri, yeni icatları ortaya çıkartmak gerekiyor.
İnsan hayatı der Wells “evrenin akışı içindeki bir girdap gibi yanıltıcı bir şekilde sakindir; BİLİM İSE İNSANIN KARANLIĞA YAKTIĞI BİR KİBRİTTİR ve kibritin ateşi, karanlığın sandığımızdan daha da karanlık olduğunu gösterir bize.”
Karanlığı aydınlatmanın tek yolu BİLMEKTEN VE ÜRETMEKTEN geçer. En başta dediğim gibi GELECEĞİ ÖNGÖREBİLMENİN EN İYİ ve belki de tek YOLU ONU OLUŞTURMAKTIR.
Nasıl bir gelecekte yaşamak istediğimize karar vermek yani geleceği üretmek ne dün ne yarın sadece ve sadece bugün mümkün. Bilgi, beceri, yetenek, çok çalışmak bunun için gerekli ancak geleceği üretmek: FARKLI VE İNOVATİF OLMAYI, UZAĞI GÖRMEYİ, CESARETİ, KARARLILIĞI, DÜŞÜNME YETENEĞİNİ VE DAHA ÖNEMLİSİ BUNLARI HAYATA GEÇİRME BECERİSİNİ gerektirir.
Sevgili Yıldızlılar,
LÜTFEN ZAMANIN RUHUNU YAKALAYIN
BU MEYDAN OKUMAYA SİZ DE DAHİL OLUN ve
KANATLARINIZI BİLGİNİN TÜRBÜLANSINA DOĞRU AÇIN.
“ADİLLİK, ŞEFFAFLIK, HESAP VEREBİLİRLİK VE SORUMLULUK” İLKELERİNDEN HAREKETLE, “GERÇEKLERE VE FIRSAT EŞİTLİĞİNE DAYALI, ULAŞILABİLİR” BİR YÖNETİM ANLAYIŞIYLA,
Var gücümüzle çalışarak, Yıldız Teknik Üniversitesi’ni hedeflerine ulaştıracağız. Ve kanatlarımızı sizlerle hep birlikte açacağız.
*AÇILMAMIŞ KANATLARIN BÜYÜKLÜĞÜ BİLİNEMEZ (*Andre Gide).
Saygı ve sevgilerimle.
Prof. Dr. Tamer YILMAZ
Rektör